Dreame - GECENİN ARDINDANG
close button

Add Innovel to the desktop to enjoy best novels.

GECENİN ARDINDANG
book-rating-imgREADING AGE 16+
zehraarat67
Romance
ABSTRACT
Gerçek bir hayat hikayesi Bölüm 1 – İhanetin Acı Tokadı Yıl 1998’in kış ayları… İstanbul’un soğuğu içlere işlerken, Gülcan’ın hayatında çok daha derin, çok daha keskin bir ayaz başlamıştı. Beykoz’un yükseklerinde, iş yeri ve apartmanları olan, inşaat işleriyle uğraşan, maddi durumu oldukça iyi bir adamın karısıydı Gülcan. İki çocuk annesi, sessiz, onurlu bir kadındı. İkinci çocuğunun doğumundan kısa süre sonra, kız kardeşi Sevda, “yardım etmek” amacıyla onlarda kalmaya başlamıştı. İlk zamanlar normaldi her şey. Anne olmanın yorgunluğunu üzerinden atarken, kardeşi evin işlerine yardım ediyor, bebeğe bakıyordu. Fakat zaman geçtikçe bir gariplik çöktü evin üstüne. Sevda gitmek bilmiyor, kocası Mehmet ise Sevda’nın kalması için bahaneler üretip duruyordu. Çocuklara ve eve yetişemediğini ima edip, Sevda’nın kalması gerektiğini söylüyordu. Gülcan durumdan rahatsız olsa da kocasına karşı gelemiyordu. Mehmet, eşine olan ilgisini kaybetmişti sanki. Artık Gülcan’ın gözüne bile bakmıyor, ona yabancı bir kadın gibi davranıyordu. Ama Sevda’ya… Sevda’ya başka bir dilden konuşuyordu. Nazik, güler yüzlü, şefkatliydi ona. Gülcan sessiz kaldı. İçinde bir kuruntu olduğunu düşündü önce. “Yeni doğum yaptım, belki de duygusalım” dedi kendi kendine. Ama içi içini yiyordu. Bir kadın yüreği, başka bir kadının gözlerindeki niyeti görür. Gülcan, kendi kardeşinde o bakışı görmüştü. Gülcan kardeşini üstü kapalı uyarıyor, eniştesiyle çok samimi olmamasını tembihliyordu. Sevda ise, “Yok artık, eniştemi benden mi kıskanıyorsun? Lohusalık geçmek bilmiyor galiba sende,” diyerek bir de alay ediyordu. O sırada büyük oğlu ilkokul 1. sınıfa gidiyordu. Küçük oğlu ise henüz üç aylık bir bebekti. Bir gece, bebeğini emzirmek için kalktı. Yanı başında olması gereken Mehmet yatağında değildi. Yatağın sol tarafı buz gibi soğuktu; belli ki hiç yatmaya gelmemişti. Bebeğini emzirip yatırdıktan sonra evin içinde onu aramaya başladı. Mutfakta olabilir diye düşündü, holün ışığını yaktı, mutfakta hiç ses yoktu. “Allah Allah, nerede bu adam?” diye içinden mırıldandı. Gözü salona ilişti. Televizyonun sesi kısık da olsa geliyordu. Salona yöneldi. Ve o salonda, hayatını paramparça edecek manzarayla karşılaştı. Kocası, kız kardeşinin kucağına başını koymuş televizyon izlerken ikisi de uyuyakalmıştı. Kız kardeşinin eli eniştesinin göğsünde, sarılmış gibi duruyordu. Gözlerine inanamadı. Kalbi, beyni, her yanı uyuştu. Bir anda gözlerini kapatıp kendi kendine “Yanlış gördüm… Uyku sersemiyim…” dedi. Gidip yatağına döndü. Gözyaşlarını içine akıttı. O an, kalbinin içinde bir şeyler kırıldı, parçalandı ama ses etmedi. İçindeki şüphe beynini kemirirken tekrar uykuya daldı. Bölüm 2 – Gözler Gördüğünde Yürek Susamaz Sabah kahvaltısında Mehmet, gayet rahat bir şekilde: “Bugün Sevda’yla alışverişe çıkacağız, eksik ne varsa yaz, alalım,” dedi. Gülcan’ın içinden bir ateş geçti. O gece gördükleri bir hayal değil, gerçeğin ta kendisiydi. O an konuşmadı. Ama içindeki sessiz fırtına artık dışarı taşmaya başlamıştı. Bir plan yaptı. Taksi çağırdı. Evden biraz uzakta beklemesini istedi. Mehmet, Sevda’yı da yanına alarak arabayla dışarı çıkınca, Gülcan da sessizce çocuklarına döndü: “Efe, kardeşine bak olur mu? Ağlarsa emziğini ver. Ben hemen döneceğim.” dedi. Gidecekleri market zaten belliydi. “Bakalım gerçekten markete mi gittiler?” diye konuştu kendi kendine. Taksiye atladı, arkalarından takip etti. Mehmet, arabayı bir parkın yakınında durdurmuştu. Gülcan arabayı görünce şoföre “dur” dedi. Mehmet, Sevda’yla yürüyerek parka doğru gidiyordu. Gülcan, uzaktan olan biteni izliyordu. Birlikte yürüdüler, güldüler. Bir banka oturdular. Sabah saatleri, park tenhaydı; etrafta kimse yoktu. Ve orada… Mehmet, karısının kız kardeşinin ellerini tuttu. Sevda karşılık verdi. Sonra Mehmet eğildi, dudaklarından öptü. Gülcan’ın gözlerinden yaşlar süzüldü. Gözlerine inanamıyor: “Olamaz… Bu nasıl olur… O benim kardeşim… Hayır, hayır olamaz böyle bir şey! Allah sizi kahretsin!” diyerek ağlıyordu. O sırada taksi şoförü aynadan ona baktı: “Kızım… Böyle bir adam için ağlama. Yazık ediyorsun kendine,” dedi. Ama Gülcan’ın yüreği kelimelere kapanmıştı. O anı sadece yaşadı. Sustu. Eve döndüğünde bebek ağlıyordu. Efe, kardeşini susturmaya çalışıyor ama kendi gözyaşlarını durduramıyordu. Gülcan çocuklarına sarıldı. Saatlerce ağladı. Bundan sonra hayat artık başka bir yere evrilecekti. Bölüm 3 – Terk Edilenler, Unutulan Sözler O gün marketten dönmüş gibi Mehmet ve Sevda birkaç poşetle eve geldi. Sevda’nın gülmekten ağzı kulaklarına varıyordu; yolda Mehmet ona komik bir şeyler anlatmıştı, öyle söylüyordu. Mutfağa gelirken yine gülerek elindeki poşetleri masaya bıraktı. Yüzsüz bir şekilde ablasına: “Benden bu kadar, çok yoruldum. Sen aldıklarımızı yerlerine koyarsın,” dedi. Gülcan tezgâhı siliyordu. Elindeki bezi fırlattı: “Demek çok yoruldun, öyle mi Sevda? Al, benden de bu kadar!” diyerek tokadı patlattı.